10 Eylül 2013 Salı

Senarist Daniel Waters'ın Teen.Com Röportajı

Yapımcı Mark Preger ve Daniel Waters
İlk önce şunu söylemeliyim ki fragmanı çok sevdik ve Vampir Akademisi için çok heyecanlıyız! Bize biraz bu filmle birlikte yaşadığın deneyimlerden bahseder misiniz?

Daniel Waters: Kitapları okumamıştım, yani yapımcılar bana gelip "Vampir Akademisi'nin senaryosunu yazmak ister misin?" dediklerinde "Ah hayır, kariyerim bu noktaya mı geldi? Pazar sabahları yayınlanan dizilere benzeyen bir şey mi? Tıpkı 'Zack and Cody Go to Space' gibi bir şey mi bu?" diye düşünmüştüm. Ama nasıl olduysa kitabı okuduğumda adeta coştum çünkü kitabın böyle bir şey olduğunu bilmiyordum. Daha sadece ilk filmi yazacağımı düşünmeden hemen bütün kitapları okudum. Kendimi kitaplara kaptırdım. İnsanlar vampir türünden ciddi anlamda sıkıldıklarını söylediklerinde -inanın bana ben de çok sıkılmıştım- bana göre insanların bir türden sıkılması o tür üzerine çalışmak için en iyi zamandır diye düşünüyorum. Çünkü o zaman klişeler üzerine çalışıp onları değiştirebilir ve insanların beynini kurcalayabilirsiniz. Ve bence bunun için Vampir Akademisi çok güzel bir malzeme çünkü hikayede vampirlik dışında çok daha fazla şey var.

Film çekimleriyle ne kadar ilgiliydiniz? Sette çok fazla zaman geçirdiniz mi?

Daniel Waters: Film çekimleri başlamadan hemen önce Londra'daydım çünkü senaryo üzerinde çalışmam gereken bir sürü son dakika işi vardı. Ondan sonra da sadece çekimlerin ilk gününde ve son gününde orada bulundum. Muhtemelen bu iyi bir şeydi çünkü bir yazar olarak sette fazla bulunmak istemezsiniz. Sette bir yazar görüldüğü an herkes size bir şeyleri yeniden yazdırmak ister ama ben kitabı çok iyi uyarladığımızı düşünüyorum. Fragmanı sevdiğiniz için de teşekkür ederim! Sanırım insanlar bunun sadece 1 dakikalık bir tanıtım olduğunu unutup fazla irdeliyorlar, insanlar detaylar konusunda biraz çıldırdı diye düşünüyorum. Kitabı okuduğunuzda çok karmaşık bir hikaye olduğunu görüyorsunuz, bir teaser fragmanda gösterebileceğimizden çok daha fazla olay var.

Kitabı filme uyarlarken çok büyük değişiklikler yaptınız mı?

Daniel Waters: Sanırım en büyük değişiklik Rose'un kafasında dönenler üzerine oldu. Çünkü onun diğer karakterler ve okurlardan sakladığı pek çok bilgi var ve ben de bunların birazını onun aklından çıkarıp beyazperdeye yansıtmak istedim. Örneğin belki de Rose, Bayan Karp'ı tahmin ettiği gibi iyi tanımıyordur ve bu ona daha fazla aktif olma şansı tanıyordur. Karakterleri aktif kişiler olarak yansıtmayı, bir gizem yaratmayı ve bu gizemi çözmelerini sağlamayı seviyorum. Mesela Rose'un masanın altında saklandığı bir sahne var fragmanda ve bunu gören herkes çıldırdı ve "Neler oluyor? Neler dönüyor?" demeye başladı. Bence bu durum kitapların aksine filme gizemleri çözmek gibi polisiye bir ruh katıyor. Richelle Mead'in ne kadar harika bir yazar olduğunu biliyorsunuz, onun kitaplarını okurken kendinizi Rose'un düşüncelerine ve sözlerine kaptırıyorsunuz. Ama şunu biliyorum ki; baştan sona ana karakterin anlattığı, şu olacak bu oldu gibisinden bir hikayeyi filme uyarladığınızda bu insanları sıkar. Durum böyle olunca konuyu biraz değiştirmek istedim.

Sence, Rose gibi çetinceviz bir karakteri nasıl oluyor da Katniss ve Bella gibi karakterlerle karşılaştırabiliyorlar?

Daniel Waters: Herkes sürekli daha fazla güçlü kadın karakterlere ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Bana göre Rose güçlü bir kadın karakterden çok daha ilginç, çünkü kendisi yer yer zayıf, komik ve sert de olabiliyor. Kaba ve gizemli biri. Bence onun pek çok sıfatı var, Katniss ya da Bella Swan gibi karakterlerle karşılaştırılamaz. Biraz konu dışı olacak ama her ergen kadın kahramanları bu şekilde birbirleriyle kıyaslamak bence cinsiyet ayrımcılığına dayanan bir yaklaşım, mesela biz bunu erkek kahramanlarımızda yapmıyoruz. Kimse çıkıp da "Iron Man'n espri anlayışı Wolverine'den daha iyi," demiyor. Ama birkaç kadın kahraman var ki onları sürekli bir şeylerle kıyaslama hissiyatı yaşıyoruz, Rose'la ilgili en harika şeylerden biri de onun fazlasıyla orijinal bir karakter olması. Rose'a kalso o bu kıyaslamaları alıp çöpe atar, onu hiç kimseyle kıyaslayamazsınız.

Vampir Akademisi'ni beyazperdede izlediklerinde hayranların nasıl bir tepki vermesini umuyorsunuz?

Daniel Waters: Benim felsefem en başından beri 'hayranları dinle, onlara saygı duy ama onların kölesi olma'ydı (gülüyor). Bazı hayranlar filmi kitabın her sayfasından oluşan dört saatlik bir slideshow halinde izlemek isteyecek; ellerinde beyaz eldivenleri ve not defterleriyle oturup her karenin aynen kitaptaki gibi olup olmadığını kontrol edecekler. Bu hayranlar sanırım biraz hayal kırıklığı yaşayacaklar ama dikkatinizi verdiğinizde kitaba ne kadar sadık kaldığımızı göreceksiniz. Eğer kitabı sevmiyor olsaydım film uyarlamasını da yapmazdım. Pek çok insan bir kitabı uyarlarken sadece eserin ismini alacağım ve geri kalanı çılgınca değiştireceğim diyor. Özellikle Ölümcül Oyuncaklar ve Muhteşem Yaratıklar'ın yarattığı hayal kırıklığından sonra bizim hayranlarımız yaptığımız işten heyecan duyacaklar. Çünkü bu projeler kitapları senaryolaştırırken geliştirmek gerektiğinin kanıtı oldu. Ki bu da tanıtım kampanyalarının hayranları biraz çıldırttığını gösteriyor ama tanıtımlar konusunda sakin olmalılar çünkü filmin kendisi zaten Vampir Akademisi ruhuna yeterince sadık. Sırf fragman yüzünden beni alaşağı etmeyin ama filmi izlediğinizde hala beğenmediyseniz o zaman gelip beni dövebilirsiniz!

En çok hangi sahnenin son halini beyazperdede görmek için sabırsızlanıyorsunuz?

Daniel Waters: Hayranların bakış açısından düşününce hepsinin hayallerini süsleyen bir kolye sahnesi var. Pek çok genç kız aynı zamanda hem edepsiz hem de iyi kız olmak ister ama yani orada bütün bu çılgınlıkları sizin için yapabilecek sihirli bir kolye yok. Her kız o sahneyle bağ kuruyor bu yüzden sanırım ben de o sahneyi heyecanla bekliyorum. İnsanlara o sahneyi izletecek şeyler yaptığımızı söyleyebilirim, hatta ilk yazdığımda sahneyi baya bir komikleştirdim. Başlangıcı çok komik ama ortada seksi ve komik bir denge var. İnsanların sahneden memnun kalacağına inanıyorum. Benim en favori sahnelerim ise kitabın ve filmin sonuna doğru olanlar. Çok fazla sır vermek istemiyorum ama sinemadan çıkan herkes adeta sarhoş olacak çünkü filmin sonu çok güzel oldu.

Sette bulunduğunuz zamanlarda oyuncuların arasındaki uyum nasıldı?

Daniel Waters: Lucy Fry ve Zoey Deutch'un karakterlerine çok fazla benzediklerini düşünüyorum ve bence bu durumun onlara çok yardımı oldu. Lucy ve Lissa ruh gücüne sahipler, onlardan yayılan parlak bir ruha sahipler. Bu harika bir şey çünkü Rose ve Zoey, ikisi de sürekli dibinizde yer yer çekilmeyen bütün o komiklikleriyle dururken buna ihtiyaç duyarsınız. Bence ikisi de kendini yansıtıyor. Ama beni en çok şaşırtan yardımcı oyuncuların kendilerini rollerine fazlasıyla kaptırmış olmalarıydı. Mesela Mia'yı canlandıran küçük kızımız Sami Gayle, ilk set gününde kitabın sonunda yer alan çok büyük bir sahnesi vardı, Mia'nın duygusunu ve karmaşıklığını çok iyi yansıttı öyle ki kitapta böyle bir duygu olduğunu bile hatırlamıyorum, bunu kendisi yarattı. Herkes ağlıyordu,setteki diğer oyuncular biraz gözü korktu ve 'Tamam, bu kız idmanlı, hadi kendi oyunumuza dönelim!' düşüncesine kapıldı. Sanırım bu harika bir ilk gündü ve herkes kendi performansı konusunda gaza geldi. Sarah Hyland'ı Natalie olarak düşündüğünüzde yapacak fazla bir rolü olmadığını düşünüyorsunuz ama filmi ikinci kez izlediğinizde bu defa dikkatle Sarah'yı takip etmelisiniz, geri planda yapmış olduğu küçük şeyler neredeyse başlı başına bir film.

Senaryoyu yazarken Richelle'den nasıl yardım aldınız? Onu sık sık arıyor muydunuz?

Daniel Waters: Beni denetlemesi için onu görevlendirmek tehlikeli bir şey olurdu diye düşünüyorum. Özellikle de senaryonun ilk halini yazdığımda onunla hiç konuşmadım. Kendisine gönderdiğimiz senaryoyu okuduktan sonra ancak konuşabildik. En harika şeylerden biri de Richelle'in okurken senaryoya kendi yarattığı bir materyal olarak değil bir hayran gözüyle bakmasıydı. Kendini kaptırıp gitti. Ondan aldığım en iyi övgülerden biri de senaryoyu okurken kitabı kendisinin yazdığını unuttuğunu söylemesiydi. Senaryoya fena kapılmıştı. Kitapta olan bazı şeyleri, mesela Lissa'nın kendini kestiği sahneleri senaryoda daha mecazi ve doğaüstü bir girişim olarak yazdım. Yazarken "Ah ah bu Richelle'in konu edeceği ilk şeylerden biri olacak, biliyorum" diye düşündüm. Ama o daha iyi bir yaklaşımda bulunarak, "Aman Tanrım, ABC'nin okul sonrası özel programlarında insanların kendilerini gerçek bir bıçakla kesmesinden çok daha iyi bu," dedi ve ben çok mutlu oldum. Sonra daha çılgın bir öneride bulundum mesela Jesse Latin olabilir mi? Rose da Japon? Kendisi kafama masadaki peçeteyle vurmaya başladı. Daha sonra erkek karakterlerin fiziksel görünümlerini konuşmaya başladık ve işte o zaman gerçekten sinirlenmeye başladı, komik bir şekilde tabii.

Dimitri için seçilen Danila Kozlovsky konusunda insanlar çok mutlular. Sizin onun hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Daniel Waters: Ah çok iyi! Yani o harika bir adam. Şimdi size insanları çıldırtacak bir şey söyleyeceğim: O tam bir ADAM. Sert, çok cool ama sanırım hayranlar onun sevimli, sokulgan, sahte bir Rus olmasını istiyorlar. Bizim Dimitrimiz sokulgan biri değil. O tam bir sert çocuk.

Oturup senaryoyu yazmaya başladığınızda en çok hangi sahne gözünüzü korkuttu?

Daniel Waters: Bana göre gözümün korkması demek heyecan demek. Çünkü bu durum her şeyi daha ilginç kılar. Sanırım sona doğru bir hapishane sahnesi var, bana göre o sahne doğaüstü, korku ve lise türlerinin bir araya geldiği bir sahne. Eğer o sahne düzgün çekilmeseydi filmin hiçbir anlamı kalmazdı. Kitapta her şey çok güzel işliyordu ama kardeşimin yönetimiyle çok daha iyi oldu. O sahnede aynı zamanda oyuncular da muhteşemdi. Bazı insanların "Rose nasıl olur da daha ilk kitapta gümüş kazık kullanır!" ya da "Nasıl olur da bilek burkma sahnesi alışveriş merkezi sahnesinden önce gelir!" diye homurdandığını tahmin edebiliyorum ama o sahne bence herkesin derdine derman olacaktır.

Teen.Com | Çeviri: elwiens

5 yorum:

  1. "Şimdi size insanları çıldırtacak bir şey söyleyeceğim: O tam bir ADAM." Bu cümleden sonra kendimde olmam imkansiz sanirim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dan Waters hayranları nereden vuracağını iyi biliyor :)

      Sil
  2. TMI faciasını da gördüğünden adam baya baya kitabın senaryosunu filme aktarmış bence..hayalkırıklığına uğramayacağız gibi...Nedense Dan'e karşı içimde sevgi kelebişleri uçmaya başladı :))) Bizi utandırma Dan, TMI'e rezil olmayalım :)))

    YanıtlaSil