21 Yaşındaki Lucy Fry, vizyona girmeyi bekleyen iki filmiyle Hollywood'ın yeni gözdesi olmaya aday. Ocean Road Dergisi için röportaj yapacağımız kafeye girdiği anda herkesin dönüp ona bakmasına şaşmamak lazım. Brisbane'li bu sarışın bombanın özel bir yanı var. Film yıldızlarına özgü gülüşü ve sırıtıştan çok daha fazlası; insanda bambaşka bir etki yaratıyor.
Tiyatro tutkusunun ve 14 yaşında eğitimini almaya başladığı oyunculuk merakının kaynağını açıklıyor: "Çocukken babam kardeşime ve bana bir sürü hikayeler anlatırdı ve biz de o hikayelerde istediğimiz bir karakter olabilirdik, böylece kendimi o hikayenin bir parçası gibi hissederdim. Fantastik bir dünyaya girip bambaşka birine dönüşmeye bayılıyorum."
Sevdikleri işin yapan oyuncu arkadaşlarından ilham aldı: "[Oyunculuğun] gerçekten yapabileceğim bir iş olduğunu fark ettim."
4 yıllık oyunculuk eğitiminin, tiyatro oyunlarının ve kısa filmlerin ardından Lucy, Mollison Keightley Ajansı'yla anlaşma imzaladı ve 18 yaşındayken Sydney'e taşındı. Ajans sahibi Monica Keightley, Lucy hakkındaki görüşlerini şu şekilde aktarıyor: "Onunla ilk tanıştığımda güzelliğine, zekasına ve sıcakkanlılığına vuruldum. Onu tanımaya başladıkça da ne kadar sıkı çalıştığını, detaylara aşırı dikkat ettiğini ve rolü ne olursa olsun adeta kendini ona adadığını fark ettim."
Oyunculuk Lucy için asla şöhret ve şans işi olmadı: "Oyunculuk içimde kocaman bir tutku, enerji ve keyif yaratıyor."
Lissa Dragomir rolünü alabilmek için çok çaba sarfetti: "Sırtımda çantamla çıktığım Avrupa turundan sonra Los Angeles'a vardım ve seçmelere katıldım. Uçakta pratik yapıyor ve resim çiziyordum... İlk anda karakterle bir bağ kurdum ve bu rol için sıkı bir şekilde çalışmak istedim."
İlk deneme çekimlerinden bir yanıt alamayınca yapımcıların video kayıtlarını kabul ettiğini duydu ve sarf ettiği çabanın meyvelerini toplaması uzun sürmedi: "En yakın arkadaşımla kaldığım pansiyon odamda deneme çekimimi kaydettim ve yapımcılara gönderdim."
Videoyu gönderdikten birkaç gün sonra bir telefon aldı: "Deneme çekimi yapmam için beni çağırdıkları bir telefon aldım... Şoka girmiştim!"
Vampir Akademisi'nin türüne oranla farklı bir şekilde romantizmi değil arkadaşlığı konu etmesiyle gurur duyuyor: "Özellikle de genç kızlar için bu dostluk hikayesi gerçek anlamda bir yenilik çünkü çok genç yaşlarda en yakın arkadaşınız hayatınızdaki en önemli şeydir ve film de bunu yansıtıyor. Rose [Zoey Deutch] ve Lissa bu açıdan çok iyi birer rol modeller."
Lucy, iyi bir rol model olmak istiyor ve Hollywood'daki yaşıtlarının aksine parti hayatından uzak durmayı seçiyor: "Çok fazla yoga yapıyorum, plaja gidiyorum ama partilere gitmek bana göre değil, bir gün öyleymiş gibi yapacağımı da hiç sanmıyorum. Şanslıyım ki Avustralyalı arkadaşlarım ve ayaklarımın yere basmasını sağlayan, Los Angeles'ta yaşayan bir erkek arkadaşım var."
Kendisi son olarak Now Add Honey filminde, altüst olan hayatının ardından Avustralya'ya yerleşen ve bir çiftlikte yaşamaya başlayan eski bir pop yıldızı olan Honey Halloway rolünü canlandırdı. Rolüne hazırlanırken Los Angeles ve Hollywood'daki klişe insanları inceledi: "Rolü aldığımı öğrendiğimde zamanımın çoğunu kafelerde oturup insanları izleyerek geçirdim; hareketlerini ve konuşmalarını inceledim. Klişenin gerçek olabileceğini öğrendim."
Now Add Honey'nin hikayesi Lucy'nin kişisel hayatını da etkiledi: "İnsanın kendini bulmasını ve ayaklarının yere basmasını konu eden aile odaklı bir film... ailenin paradan ve şöhretten daha önemli olduğunu vurguluyor!"
O, artık Hollywood'un yeni gözdesi olarak tanımlansa da mütevazı tavrını korumaya devam ediyor: "Her gün sevdiğim işi yapabildiğim için kendimi şanslı
hissediyorum. Umarım bu böyle devam eder ve daha fazla ilginç karakter
oynama şansım olur."
Belki de Lucy'nin en aklınıza işleyen yanı korkusuzluğudur. Oyunculuğun sağı solu belli olmayan bir meslek olduğunun farkında ama yine de kendine güveniyor: "Hayat çok kısa bu yüzden sevdiğin işi yap ve sevdiklerin için de riske gir."
Çeviri: elwiens
LucyFrySource
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder