21 Eylül 2013 Cumartesi

Richelle Mead 'Movies About'a Verdiği Röportajda 'Vampir Akademisi'nin Film Sürecinden Bahsetti

Senaryonun ilk halini okuduğunda tepkin ne oldu?

Richelle: Çok sevindim. Aslında film uyarlaması işine öyle körü körüne girmemiştim, kitaplarımın bambaşka bir şeye dönüşebileceği gerçeğinin tamamen farkındaydım. Her şeye rağmen kabul ettim; bu almanız gereken bir risk. Yazarların filmler üzerinde çok fazla hakkı olmuyor, o yüzden ben de "Pekala, neyle karşılaşacağım? Bir kurt adam  filmine mi dönüşecek?" diye düşünmüştüm. Fakat senaryonun kitaba sadık kalışı ve bütün ana noktaları barındırışı karşısında şok oldum ve memnun kaldım.

Ve ayrıca senarist Daniel Waters kitaplarımda yapmaya çalıştığım şeyleri de korudu. Tamamen aksiyon içeren, tamamen komik ya da tamamen romantik bir şey yazmak değil, içinde hepsinden bulundurmak istemiştim ve o da bu dengeyi hissettirmiş. Senaryoda da hepsinden biraz var. Bilmiyorum insanlar belki henüz bunun farkında değildirler çünkü daha çok az tanıtım yapıldı. Ellerinde sadece bir tane teaser fragman var, o da montaj oyunları ve sinsi açılardan oluşan bir görüntü dizisi. Fakat buna rağmen keskin aksiyon ve dram sahneleri senaryoda mevcut. Daniel hepsini kullanmış. Tıpkı kitaplarımda yaptığım gibi harmanlanmış şekilde, ki bu da çok sevindirici.

Bunların hepsini iki dakikalık fragmana sığdırmak zor tabii. Peki, Daniel'a, senaryoya mutlaka eklenmesi gerekir dediğin bir şeyler oldu mu? Değiştirmesini istemediğin bir karakter ya da sahne mesela?

Richelle: Senaryonun ilk halini okumadan önce onunla iletişime henüz geçmemiştim. Senaryoyu bitirdiğimde ne kadar az itiraz edebileceğim şey olduğunu fark ettim ve hayrete düştüm, yani karşıma "Ah Tanrım, eğer bunu filme çekerseniz bütün Vampir Akademisi dünyası yerle bir olur!" diyebileceğim hiçbir şey çıkmadı.

Sanırım onu uyardığım en büyük konu yazdığı bir çiftle alakalıydı...  şimdi tam hatırlamıyorum bile ama senaryoda bazı karakterlerle ilk karşılaşmamız oldukça değiştirilmişti. Bu konuda ona itirazımı yazdım ve "Hayranlar belki normal şeyleri affedebilirler ama ana karakterlerden birinin hikayeye girişini bu kadar değiştirirsen bu affedilmez olur," dedim. Ve bu sadece onun verebileceği bir karar da değildi. Geri planda bu konuda karar veren başka kişiler vardı ve onlar da kesinlikle bu çıkışıma aldırmadılar. Bazı yan karakterler kitaplardakinden biraz farklılar ama ana ve kilit karakterlerin hepsi hikayeye çok sadık ve bu harika bir şey.


Vampir Akademisi karakterlerini düşündüğünde gözünde onları oyuncular olarak mı canlandırıyorsun yoksa hala yazarken hayal ettiğin şekilde mi duruyorlar?

Richelle: Genelde hala yazarken hayal ettiğim gibiler ama bazen bu ikisi bir birine karışmıyor da diyemem (gülüyor). Onlarda artık bir nevi kafama işlemiş gibiler. Ne de olsa başrol oyuncuları karakterlerinden çokta farklı görünmüyorlar ama onları öyle ya da böyle hayal etmem işleri çok değiştirmiyor, sorun yok yani. Sanırım kafamda oturtmakta zorlanacağım tek kişi Victor Dashkov yani Gabriel Byrne olacak. Oyuncu seçimini çok sevdim ama kendisi o kadar mükemmel ki zor anlar yaşadım. Kafamdaki Victor tam bir kötü karakter ve Gabriel'i çok seviyorum. Onu düşündükçe 'Hayır, hayır bu o olamaz. Gabriel çok iyi biri ama!" diyorum. Fakat bu kast seçiminden çok benim kişisel takıntım. Ama onun seçildiğini duyduğumda inanılmaz sevindim, öyle böyle değil.

Hayalindeki karaktere en yakın olan isim kimdi?

Richelle: Rose'u canlandıran Zoey Deutch diyebilirim. Hayalimdeki Rose'a çok benziyor. Vampir Akademisi'ni yayına hazırladığım sıralarda bir kapak görmüştüm ve "Ah bunun benim Rose'um olmasını ve kitabımın kapağında bu kızın yer almasını ne çok isterdim" diye düşünmüştüm. O kapağı yıllar sonra, geçtiğimiz günlerde tekrar gördüm ve "Vay, bu kız ne kadar çok Zoey'e benziyor," dedim. Bu çok ilginç bir hikaye ve o kapağı henüz kimse görmedi.

Zoey, Rose'a çok benziyor; sadece görüntü olarak da değil, onunla tanıştığınızda davranışlarının da benzediğini anlıyorsunuz. Zoey çok cana yakın ve fazlasıyla enerjik biri, canladırdığı karakteri olduğu gibi yansıtıyor. Yani çok akıllıca bir seçim yaptıklarını düşünüyorum çünkü Hollywood'da seçebilecekleri, karakterin tanımına uygun bir sürü koyu renk saçlı güzel kız var ama asıl aradıkları şey karakterin kişiliğini de yansıtabilecek biriydi. Oyuncu seçimindeki en büyük başarı da sanırım bu.

Vampir Akademisi kitaplarını, film olacağını öğrenmeden önce okumuştum yani serinin ruhunu çok iyi biliyorum. 

Richelle: Sen mesela farklı bir bakış açısıyla yaklaşacaksın. Her iki seyirci kitlesini de görebilmek; senin gibi bütün kitapları okumuş olanlarla, kitaplar hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin filmle ilgili ilk izlenimleri benim için önemli.

Film yapımcısı olmak da zor sanırım çünkü her iki tarafı da memnun etmek zorunda kalıyorlar.

Richelle: Evet bu da zaten bahsettiğim değişikliklerin yapılmasının tek sebebi çünkü yeni, kitapları okumamış izleyicileri de göz önünde bulunduruyorlar. Şu aralar film için yapılan tanıtımlar yeni izleyici kitlesine göre ayarlanıyor. İlk teaser fragman da bu doğrultuda montajlanmıştı. Yeterince aksiyon sahnesi de vardı, Mean Girls tarzı alaycı bir yanı da. Bu da ilk etapta fragmanı görüp 'vampir' kelimesini duydukları anda 'Ah yine mi drama, çok sıkıcı' diyenlere 'Hayır bu farklı yönleri olan bir seri' demek için yapılmıştı. İşte bu tam da onların yansıtmak istediği şeydi. Belki hayranlar 'Hayır hayır, iyi de nerede o derin romantizm ve aksiyon?' diyecekler hatta filmde bu yönlerin kaybolduğunu düşünecekler ama kaybolmadı. Okurlar aslında gördüklerinin ne olduğunu biliyorlar ama bizim asıl bir şeyler göstermek ve seride nelerin yaşandığını anlatmak istediğimiz kişiler yeni seyirci kitlesi.

Ve kesinlikle çok haklısın herkesi aynı anda memnun etmek zordur. Sanırım son zamanlarda young-adult uyarlaması filmlerin sorun yaşama sebebi de bu.

Ve bir de hiç alakası olmadığı halde büyük bir hata yaprak, bu kitapların bir sonraki Alacakaranlık olduğunu düşünen seriyi okumamış kişiler var.

Richelle: Evet sanırım insanlar maalesef ki bütün vampir hikayesi türlerine bir bütün gözüyle bakıyorlar. Alacakaranlık, Vampir Günlükleri ve True Blood gibi büyük yapımların hepsi vampir hikayesi olabilir ama birbirinden çok ama çok farklılar. Ve tabii ki benim ki de onlardan çok çok farklı. Hepsini bilen biri yakından baktığında her birinin eşsiz bir yanı olduğunu görecektir ki böyle olması da çok hoş. Bu türe aşina olmayan insanların bize bir şans vermesini ve diğer örneklerle kıyaslamamasını istiyorum. Çünkü sürekli şöyle varsayıyorlar "Vampirler mi? Kesin '...' yerini alacak." İnsanlar bunu diğer türler için de yapıyorlar mı bilmiyorum. Hiç denk gelmedim. Mesela Firefly çıktığında kimse çıkıp "Ah, bu uzay filmi. Kesin Star Wars benzeri bir şey olacak." demedi. Kimse. Çünkü eğer böyle bir şey demiş olsalardı tekmeyi yerlerdi. Vampirlerle ne alıp veremedikleri var bilmiyorum ama bir utanç duyma söz konusu, hepsinin fikri aynı.

Danila Kozlovsky'nin Dimitri olarak seçilmesine ne diyorsun? 

Richelle: Dimitri'yi canlandırması için Rus bir oyuncu seçmelerine çok sevindim. Role kesinlikle otantik bir hava kattı. Bana ilk Danila'dan bahsettiklerinde onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sanırım kast açıklanmadan önce aşina olduğum tek kişi oydu. Diğer kast haberleri bana da seyirciye olduğu gibi sürpriz oldu.

Mark Waters ve yapımcılardan bazıları bana "Dimitri için düşündüğümüz biri var. O Rusya'da yılın oyuncusu gibi bir şey olmuş." dediler. Çok ünlü ve başardığı müthiş işlerle popüler olan biriymiş. Çok şaşırmıştım, çünkü  hiç dikkatimi çekmemişti ve adını ilk defa duyuyordum. Yer aldığı çeşitli projelere baktıkça... bilmiyorum. Bir şeyler vardı. Belki de o, diğer kast üyelerinden yaşça biraz büyük olduğu ya da oyunculuk deneyimi herkesten fazla olduğu içindir bilemiyorum ama Dimitri'ye fazlasıyla uyuyordu. Tıpkı Dimitri'nin diğer karakterlerin yanında duruşu gibi. Komik aslında diğer oyuncuların onun hakkında konuşma şeklini görseniz sanki kitaptaki karakterler konuşuyor. Tıpkı karakterlerin Dimitri hakkında konuşması gibi 'Danila mı? O her şeyde çok iyi. Çok komik ve çok sakin biri'. Danila, filme Dimitri ruhunu kazandırdı ve biliyorum ki bir süre öncesinde en azından 3. kitaba kadar seriyi okumuştu. Şimdi serinin tamamını okumuş mu bilmiyorum ama kitapları okuyup karakterinin başına neler geldiğini ve hikayenin nasıl ilerlediğini öğrenmeye çalışması çok hoş.

Hikayeye kendini kaptırmış olması, 'Ah bu sadece bir iş' deyip çekimi bittiğinde arkasına bakmadan giden birinin aksine rolünü isteyerek canlandırması ve ona hayat vermesi benim için çok önemli. Yani bu seçimden dolayı çok mutluyum.

O, olmasını istediğimiz kadar seksi ve düşünceli biri mi?

Richelle: (gülüyor) Evet. Garip aslında onunla tanıttığınızda çok samimi biri olduğunu görüyorsunuz. Sette bulunduğumuz gün onun çekimleri yoktu, setten ayrılırken onunla karşılaştık. Rahat ve cana yakın biri. O kadar kibar ki 'Bir dakika, Dimitri hep tetikte olan sert bir adam değil miydi?' diye düşünüyorsunuz ama sonra öyle bir dönüşüm yaşıyor ki, bam! Dimitri tam karşınızda duruyor ve onun bir anda karakterine dönüşmesi bana inanılmaz gelmişti. İlk anda takılmak isteyeceğiniz o harika adamken birden savaşçı birine dönüşüyor. Bu gerçekten çok hoştu ve o anlık dönüşümü ise ne kadar iyi bir oyuncu olduğunun işaretiydi.

Dimitri'nin kovboy romanları okuma ve palto giyme sevdası, aklına nereden geldi?

Richelle: Güzel bir soru. Bu soru bana daha önce soruldu mu bilmiyorum ama bir hikayesi var. Masterımı yaparken hızlandırılmış Almanca dersleri almıştım. Almanca okuyabilmem gerekiyordu, ilk sömestr bunu başardım ama sonra unuttum gitti. Kursa gittiğim sıralarda Almanya ve onların popüler kültürleriyle ilgili çok şey öğrendik. Sanırım Batı Amerika'ya büyük bir ilgileri var. Sadece Almanlar'da da değil üstelik, Doğru Avrupa da bu konuyla çok ilgili. Bizim Rönesans festivallerimizde kostümler giyişimiz gibi onlarda Batı ile ilgililer, Batı Amerika'ya hayranlar ve kovboylara özenip onların kostümlerini giyiyorlar. 'Bu çok komik bir şey', hatta ilk başta 'Bu çok salakça' diye düşünmüştüm ama sonra bizim Rönesans festivallerine gidip onları görünce 'Hayır, bu harikaymış' diyorsunuz. Onlar da aynı şekilde davranıyor... işte bu yüzden Dimitri'nin kişiliğine böyle komik bir şey ekledim.

Almanlar'ı Ruslar'la kıyaslamam doğru değildir belki ama Dimitri'ye böyle umulmadık bir şey eklemek çok eğlenceliydi. Aslında bunun altında yatan çok güzel de bir ima var, asil kovboylar yola adalet dağıtmak için koyulurlar. Ve bu biraz Dimitri'nin kişiliğini de yansıtıyor.

Çeviri: elwiens
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder