Bildiğiniz üzere 'Vampir Akademisi' yapımcıları Kasım ayında belli başlı şehirlerde film için ön gösterimler düzenlemiş ve farklı gruplardan pek çok seyirciye filmi izlettirmişti. Biz de bu gösterimlerden paylaşılan kısa görüşleri daha önce buraya eklemiştik; şimdi ise erkek bir izleyicinin ve bir fan sitesi olan Dhampir Life'ın film yorumlarını sizlerle paylaşıyoruz:
Scott Reads It - Vampir Akademisi 13 Kasım 2013'teki ön gösterimine davet edildim. Filmin son halini GÖRMEDİM yapım aşamasındaki halini izledim dolayısıyla son hali benim izlediğimden daha farklı olacaktır.
Vampir Akademisi'nin önümüzdeki yıl Sevgililer Günü'nde (14 Şuba 2013) vizyona gireceğini ve benim de filmin henüz yapım aşamasındaki versiyonunu izlediğimi göz önünde bulundurarak resmi bir film yorumu yapmayacağım. Bunun yerine filmle ilgili hislerimi sizlerle paylaşacağım, böylece film hakkında ne düşündüğüme dair bir fikir edinmiş olacaksınız.
Filmin Artıları:
- Vampir Akademisi inanılmaz derecede kitabına bağlı bir film, kaynağının dilini ve yarattığı hisleri yakalamayı başarıyor. Neredeyse tüm sahneler kitaptan direk alınmış durumda; kitabı okuyalı baya zaman olduğu için hafızam detaylar konusunda çok iyi değil.
- Vampir Akademisi çok eğlenceli bir film ve kimi zaman ele aldığı konularla dahi dalga geçiyor. Fakat film yeri geldiğinde oldukça karanlık ve gerilimliyken yeri geldiğinde eğlenceli ve tam bir şenlik havasında.
- Rose ve Dimitri arasındaki romantizm çok iyi aktarılmış durumda öyle ki ikili bir araya geldiğinde salondaki fanlar neredeyse ağlıyordu. Şahsen ben filmdeki romantizmin kitaptakinden daha iyi aktarıldığını düşünüyorum.
- Bu film tüm vampir filmlerine taş çıkarır cinsten. Çok uzun zamandır izlediğim en iyi vampir filmiydi ve Alacakaranlık'tan çok daha iyiydi (İkisinin birbirinden çok farklı olduğunu biliyorum ama bunu söylemek şarttı.) [Çevirmen notu: Alacakaranlık'ı yermek moda oldu, aldırmayın.]
- Oyuncular ellerinden gelenin en iyisini yapmışlar ve Richelle Mead'in yazdığı karakterlere tamamıyla bürünmüşler. Özellikle Natalie rolündeki Sarah Hyland'ın, Rose rolündeki Zoey Deutch'un ve Dimitri rolündeki Danila Kozlovsky'nin performanslarını çok sevdim (Danila'nın performansıyla ilgili beni rahatsız eden küçük bir nokta ise bazı sahnelerde Rus aksanını tamamen yitirip Amerikan aksanıyla konuşmasıydı).
- Filmin benim izlediğim versiyonunda özel efektler tamamen bitirilmiş olmasa da Lissa ve Rose'un arasındaki bağın tasvir ediliş şekline hayran kaldım.
- Aksiyon sahneleri inanılmaz derecede iyiydi ve görsellik açısından tam bir ziyafetti. Özellikle Dimitri ve Rose arasındaki antrenman seanslarını ve final sahnesini çok sevdim.
- Vampir Akademisi'nin sonunda her şey mükemmel bir şekilde bağlanıyor fakat aynı zamanda serinin muhtemel devam filmleri için ucu açık bırakılıyor. Bu şimdiye kadar ki en iyi kitap uyarlamalarından biri.
Filmin Eksileri:
- Vampir Akademisi bomba gibi başlıyor ve her şey inanılmaz derecede mükemmel. Fakat ilk sahneden sonra film Rose'un Dimitri'yle antrenmanlara başlamasına kadar cidden çok ağır ilerliyor.
- Bu filmdeki en büyük sorun bilgilendirme safhası çünkü daha en başında seyirciyi adeta Akademi ve Strigoi hakkında bilgi bombardımanına tutuyorlar. Filmin kalanında tüm bu bilgiler daha iyi yerleştirilebilir böylece o kaostan kurtulabilirlerdi.
- Oyuncuların neredeyse tamamını çok beğendim fakat Lissa Dragomir'in çok büyük hayranı olduğumu söyleyemem, bilemiyorum ama onun karakteriyle pek empati kuramadım. Lucy Fry, Lissa'yı benim umduğum kadar iyi canlandıramamış.
- Mason - Rose - Dimitri aşk üçgenini pek sevmedim ve açıkçası hiç bana göre bir şey değildi. Hepsinin performansını çok sevdim ama aşk üçgeni mevzusu biraz abartılıydı.
Kısaca: Vampir Akademisi'nin bazı kusurları var fakat onun dışında mükemmel bir kitap uyarlaması. Bu hem kitap hayranlarını hem de bu maceraya atılan yeni hayranları memnun edecek tarzda bir film. Umuyorum ki başarılı olacak. Bir film serisine mükemmel bir şekilde temel atıyorlar. Vampir Akademisi iyi performanslar, aksiyon sahneleri ve bolca eğlence barındırıyor! Filmi kesinlikle tüm beklentileri karşılıyor ve umuyorum ki gişede de çok başarılı olacak!
Dhampir Life'ın Vampir Akademisi Film Yorumu (Spoiler Yok)
Karakterler:
Zoey Deutch: Zoey mükemmel bir Rose olmuş. Tam kararında bir espri anlayışı, alaycılık ve seksilik barındırıyor; hiçbir şey abartılı değildi. Karakteriyle ilgili tüm detaylar filmin tamamında oldukça ikna ediciydi. Rose'un filmdeki gelişimi kitaptaki gelişimiyle birebir aynı, doğru bir karakter yorumu ortaya çıkarılmış.
Lucy Fry: Lucy'nin Lissa performansı tam yerindeydi. Kitapları okurken Lissa'yı kafamızda nasıl canlandırdıysak o da tam öyleydi. Karakteri büyük bir letafet ve soylu hava taşıyordu ama aynı zamanda yeri geldiğinde biraz öfke de barındırıyordu. Lucy hem Zoey hem de Dominic'le birlikte yer aldığı sahnelerde mükemmeldi - açıkçası hangi ikilinin kimyasını daha çok sevdiğimize karar veremiyoruz.
Dominic Sherwood: Dominic aklımızı başımızdan aldı. Onu beyazperdede gördüğümüz anda resmen nefeslerimizi tuttuk. Lissa'yla aralarında harika bir kimya olmasının yanı sıra Rose'la sahneleri de tam olması gerektiği gibiydi. Romantik, alaycı, göz kamaştırıcı, komik ve hatta "garabet" faktörü bile filme taşınmıştı. İnanılmaz derecede harika bir performans ortaya koydu.
Danila Kozlovsky: Danila'nın Dimitri performansı tüm film boyunca bizi etkiledi. Ağır Rus aksanıyla çok güzel İngilizce konuştu. O. Gardiyan. Belikov'un. Ta. Kendisiydi. Karakteriyle bütünleşti, milletin kıçını tekmeledi, kalbimizin teklemesine sebep oldu ve sesini duymak uğruna bizi ekrana daha da yaklaştırdı. Bizi en çok aksiyon ve kavga sahnelerinde etkiledi. Ağır ve zorlu çalışmaları ve antrenmanları her hareketinde gösterdiği efor sarf etmeyen tavrıyla daha da çok belli oluyordu. Ve o kaslar..... VAY ANASINI.
Sarah Hyland: Sarah'nın Natalie'si inanılmaz eğlenceliydi. Şapsallık, ahmaklık, tuhaflık ve inekliğin mükemmel karışımı bir karakterdi. Filmin sonunda sizi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacağına söz veriyoruz!
Cameron Monaghan: Cameron, Mason performansıyla kalbimizde yer etti. Onu üzülmemizi sağladı ve Rose'la eğlenceli harika bir ilişkileri vardı.
Çiftler Arasındaki Kimya (Rose/Dimitri, Lissa/Christian):
Her iki çiftin de arasındaki kimya olağanüstüydü. Her iki çift de adeta bir mıknatıs sizi kendilerine çekiyorlar. Bir saniyeliğine Christian ve Lissa'yı için heyecanlanırken, ikinci saniyede hemen daha fazla Rose ve Dimitri görmek istiyorsunuz. Karakterlerin hayat buluşuna bizzat kendi gösterimizle şahit olmak fazlasıyla inanılmazdı.
Rose ve Lissa'nın Arasındaki Bağ:
Bu durumun filme nasıl aktarılacağı konusunda biraz endişeliydik fakat onlar bunu gayet yaratıcı ve zeki bir şekilde başarmışlar. Seyirci Rose'un Lissa'nın kafasının içinde olup olmadığını rahatça anlayabildi. Bakış açılarının değişmesi hiç kimseye kafa karıştırıcı veya zor gelmedi. Bu kitabın beyazperdeye aktarımı konusunda en başarılı olunan noktalardan biriydi.
Ana Hikaye:
Kitabın tüm kilit noktaları filmde yer alıyordu. Mark Waters, Richelle ve oyuncu ekibi daha önce kitabın beyazperdeye daha doğru aktarılması noktasında bazı değişiklikler yapmanın gerekli olduğunu belirtmişti. Bu değişiklikleri anlayışla karşıladık ve filmin uyarlama noktasında gayet yerinde olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kitaplarda geçen terimleri (dampir, moroi, strigoi gibi) çok iyi açıkladıklarını düşünüyoruz. Filmdeki komedi faktörü de itinayla filmin tamamına yayılmış ve çok da aşırı bir durum yok. Son olarak müzikler de filme uygun ve yerli yerindeydi.
Filmin Sonu:
Film ekibinin ne kadar yaratıcı olduğu en çok sonda belliydi. Muhtemel devam filmleri için imkan verecek şekilde bitti -ki bu da çok heyecan verici. Film seyircinin daha fazlasını istemesine neden oldu! Sonuç olarak Vampir Akademisi filmi bizi çok etkiledi, beklediğimize de fazlasıyla değdi!
Çeviri: cenup
Zoey Deutch: Zoey mükemmel bir Rose olmuş. Tam kararında bir espri anlayışı, alaycılık ve seksilik barındırıyor; hiçbir şey abartılı değildi. Karakteriyle ilgili tüm detaylar filmin tamamında oldukça ikna ediciydi. Rose'un filmdeki gelişimi kitaptaki gelişimiyle birebir aynı, doğru bir karakter yorumu ortaya çıkarılmış.
Lucy Fry: Lucy'nin Lissa performansı tam yerindeydi. Kitapları okurken Lissa'yı kafamızda nasıl canlandırdıysak o da tam öyleydi. Karakteri büyük bir letafet ve soylu hava taşıyordu ama aynı zamanda yeri geldiğinde biraz öfke de barındırıyordu. Lucy hem Zoey hem de Dominic'le birlikte yer aldığı sahnelerde mükemmeldi - açıkçası hangi ikilinin kimyasını daha çok sevdiğimize karar veremiyoruz.
Dominic Sherwood: Dominic aklımızı başımızdan aldı. Onu beyazperdede gördüğümüz anda resmen nefeslerimizi tuttuk. Lissa'yla aralarında harika bir kimya olmasının yanı sıra Rose'la sahneleri de tam olması gerektiği gibiydi. Romantik, alaycı, göz kamaştırıcı, komik ve hatta "garabet" faktörü bile filme taşınmıştı. İnanılmaz derecede harika bir performans ortaya koydu.
Danila Kozlovsky: Danila'nın Dimitri performansı tüm film boyunca bizi etkiledi. Ağır Rus aksanıyla çok güzel İngilizce konuştu. O. Gardiyan. Belikov'un. Ta. Kendisiydi. Karakteriyle bütünleşti, milletin kıçını tekmeledi, kalbimizin teklemesine sebep oldu ve sesini duymak uğruna bizi ekrana daha da yaklaştırdı. Bizi en çok aksiyon ve kavga sahnelerinde etkiledi. Ağır ve zorlu çalışmaları ve antrenmanları her hareketinde gösterdiği efor sarf etmeyen tavrıyla daha da çok belli oluyordu. Ve o kaslar..... VAY ANASINI.
Sarah Hyland: Sarah'nın Natalie'si inanılmaz eğlenceliydi. Şapsallık, ahmaklık, tuhaflık ve inekliğin mükemmel karışımı bir karakterdi. Filmin sonunda sizi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacağına söz veriyoruz!
Cameron Monaghan: Cameron, Mason performansıyla kalbimizde yer etti. Onu üzülmemizi sağladı ve Rose'la eğlenceli harika bir ilişkileri vardı.
Çiftler Arasındaki Kimya (Rose/Dimitri, Lissa/Christian):
Her iki çiftin de arasındaki kimya olağanüstüydü. Her iki çift de adeta bir mıknatıs sizi kendilerine çekiyorlar. Bir saniyeliğine Christian ve Lissa'yı için heyecanlanırken, ikinci saniyede hemen daha fazla Rose ve Dimitri görmek istiyorsunuz. Karakterlerin hayat buluşuna bizzat kendi gösterimizle şahit olmak fazlasıyla inanılmazdı.
Rose ve Lissa'nın Arasındaki Bağ:
Bu durumun filme nasıl aktarılacağı konusunda biraz endişeliydik fakat onlar bunu gayet yaratıcı ve zeki bir şekilde başarmışlar. Seyirci Rose'un Lissa'nın kafasının içinde olup olmadığını rahatça anlayabildi. Bakış açılarının değişmesi hiç kimseye kafa karıştırıcı veya zor gelmedi. Bu kitabın beyazperdeye aktarımı konusunda en başarılı olunan noktalardan biriydi.
Ana Hikaye:
Kitabın tüm kilit noktaları filmde yer alıyordu. Mark Waters, Richelle ve oyuncu ekibi daha önce kitabın beyazperdeye daha doğru aktarılması noktasında bazı değişiklikler yapmanın gerekli olduğunu belirtmişti. Bu değişiklikleri anlayışla karşıladık ve filmin uyarlama noktasında gayet yerinde olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kitaplarda geçen terimleri (dampir, moroi, strigoi gibi) çok iyi açıkladıklarını düşünüyoruz. Filmdeki komedi faktörü de itinayla filmin tamamına yayılmış ve çok da aşırı bir durum yok. Son olarak müzikler de filme uygun ve yerli yerindeydi.
Filmin Sonu:
Film ekibinin ne kadar yaratıcı olduğu en çok sonda belliydi. Muhtemel devam filmleri için imkan verecek şekilde bitti -ki bu da çok heyecan verici. Film seyircinin daha fazlasını istemesine neden oldu! Sonuç olarak Vampir Akademisi filmi bizi çok etkiledi, beklediğimize de fazlasıyla değdi!
Çeviri: cenup
Ama adamlar PR yapamıyor arkadaş şaka gibi..Filmi herkes beğenmiş halbusi :/
YanıtlaSil